Nijerya’dan Afganistan’a kadar “örgütler üzerinden yürütülen” bir tür coÄŸrafya savaşı yaÅŸanıyor. Kimsenin pek dikkat etmediÄŸi bu gerçek aslında, 21. yüzyıla dönük yıkım veya kaos senaryosunun en önemli ayağıdır.

Yeryüzünün ana eksenini oluÅŸturan ve genel hatlarıyla “Müslüman kuÅŸak” olarak tanımladığımız bölge; enerji kaynaklarını, enerji koridorlarını, deniz ticaret yollarını ve kara ticaret yollarını barındırıyor.

Yani yeryüzünün kaynaklar ve jeo-ekonomik koridorlarının ağırlıklı bölümü bu kuÅŸakta yer alıyor. Sadece bu yönüyle bile merkez güçlerin olaÄŸanüstü nüfuz ve güç kavgalarına sahne olurken, hemen her ülke bu kuÅŸakta bir ileri cephe inÅŸa ediyor.

Bu cepheler, eski otoriter rejimler yani eski dostlar, dışarıdan müdahaleyle oluÅŸturulan, Mısır cuntası gibi, eski moda iktidarlar ve en önemlisi de bütün bölgeye saçılan örgütler üzerinden inÅŸa ediliyor. Zayıflayan rejimler ya gözden çıkarılıyor ve örgütlerin insafına terkediliyor ya da, Mısır’da olduÄŸu gibi, eski moda darbelerle, ayakta tutulmaya çalışılıyor.

Kaos senaryosunun asıl sebebi

Ağırlıklı olarak Batılı ülkelerin, söz konusu kuÅŸaÄŸa Birinci Dünya Savaşı’ndan çok daha baskın bir ÅŸekilde müdahale ettiÄŸini, ülkeleri parçaladığını, istikrarsızlaÅŸtırdığını, ÅŸehir devletleri ölçeÄŸinde devletçikler inÅŸa etmeye çalıştığını, gelecekte birçok ülkenin benzer senaryolarla yüzleÅŸmek zorunda kalacağını not etmekte yarar var.

Kaynaklar ve ekonomik koridorlar üzerinde yürütülen paylaşımdan çok daha önemli bir müdahale sebebi daha var: Ä°slam kuÅŸağının 21. yüzyıla dönük bütün küresel iktidar hesaplarını altüst edecek bir söyleme, bir itiraza ev sahipliÄŸi yapıyor oluÅŸu. Bugün yaÅŸadığımız, gelecekte çok acımasız örnekleriyle yüzleÅŸeceÄŸimiz müdahalelerin asıl sebebi aslında budur.

Birinci Dünya Savaşı sonrası ilk kez bir baÅŸkaldırı, ilk kez bir özgürleÅŸme bilinci geliÅŸti ve bu bilinç, siyasi ve ekonomik bütün hesapları bozacak bir güce ulaÅŸtı. EskimiÅŸ yerel iktidarlar artık vesayet aracı olarak yeterli olmuyor. Bu rejimleri revize etmek de kitleler için ikna edici olmuyor.

Özgürlük, refah ve adalet uÄŸruna yürütülen mücadeleler ise en büyük tehditlerden biri olarak algılanıyor. Çünkü bu hareketlerin amacına ulaÅŸması ile, 20. yüzyıl boyunca devam eden vesayet kökünden sarsılacak, Batılı ülkeler ilk kez bölge dışına itilmiÅŸ olacak.

Åžu an için, bölgeye yönelik müdahalenin ana ekseni, merkezi güçleri eritip, iktidar alanlarını dağıtıp, uzun süreli bir kaos dönemi oluÅŸturmaktır. Dikkat ederseniz, sözünü ettiÄŸim harita içinde bulunan her ülkede örgütler alabildiÄŸine öne çıkmakta, güçlenmekte, kaos senaryosuyla örtüÅŸecek ÅŸekilde çatışmaları geniÅŸletmektedir.

Özgürlük mücadelesi mi, örgütler mücadelesi mi?

2003 Irak iÅŸgali sonrası merkezi iktidar alanı zayıflatıldı ve Irak tamamen örgütlerin inisiyatifine terkedildi. Bu ülke için hiçbir ÅŸekilde çözüme ve istikrara odaklı bir giriÅŸim olmadı. Ä°ÅŸgalden bu yana on iki yıl geçti ve Irak’ta örgütler savaşı inanılmaz can alıyor. BM verilerine göre sadece Ocak ayında, 790’ı sivil bin 375 kiÅŸi hayatını kaybetti, 790 kiÅŸi yaralandı. Ancak bu sayı baÅŸta IŞİD olmak üzere, örgütlerin verdiÄŸi kayıpları içermiyor. Toplam rakamın beÅŸ binin üzerinde olduÄŸunu iddia edenler var.

Aylık bu kadar insan kaybı yaÅŸanan bir ülkede devlet olduÄŸundan söz edilebilir mi? Bu yönüyle Irak kaos senaryosu için rol-model ülke haline getirildi.

Benzer hatta daha kötü bir durum Suriye’de söz konusu. Åžam rejimi ve muhalefet arasındaki savaÅŸ bir süredir iki cepheli savaÅŸ olmaktan çıktı, örgütlerin hakim olduÄŸu bir savaÅŸa dönüÅŸtü. Ülke, Hizbullah üzerinden Ä°ran’ın, IŞİD üzerinden baÅŸka güçlerin çarpışma alanı oldu. Suriye, özgürlük mücadelesinden uzaklaşıp örgütler mücadelesine teslim oldu.

Hem Irak hem de Suriye’de durum, daha uzun bir süre böyle devam edecek. Dikkat ederseniz, bölgeye müdahil olan güçlerin iki ülke için de hiçbir çözüm önermediÄŸini, istikrar projesi olmadığını, bir yandan örgütleri desteklerken diÄŸer yandan aynı örgütlere karşı mücadele görüntüsü verdiÄŸini göreceksiniz. Ä°ÅŸte tam da burası, bu ikili oyun, kaos teorisini ortaya koyuyor.

Örgütler savaşının üçüncü kurbanı Yemen olacak..

Önümüzde SuriyeleÅŸme tehdidiyle yüz yüze iki ülke daha var. Eminim, birkaç yıl içinde iki ülke de hızla bu atmosfere sürüklenecek. Bunlar; Yemen ve Mısır.

GeçtiÄŸimiz günlerde Ä°ran destekli Husilerin darbesine sahne olan Yemen, uzun süredir Ä°ran-S. Arabistan güç mücadelesine sahne oluyordu. S. Arabistan’ın doÄŸrudan müdahale ettiÄŸi zamanlar da oldu. Ancak mücadele genel anlamda örgütler üzerinden yürütüldü.

Önümüzdeki günlerde Yemen’de olaÄŸan dışı geliÅŸmeler olabilir ülke, karşıt örgütler veya güçlerin müdahalesine sahne olabilir. Ardından karşılıklı çatışmalar bir sarmala dönüÅŸecektir ve uzun yıllar bu kaos devam edecektir. Yemen’deki rejimin devrilmesinin önüne geçen ABD ve Batılı ülkeler iÅŸte tam da bu ortamı hedeflemekteydi. Kaos senaryosunun üçüncü kurbanı Yemen olacaktır.

Mısır’a özellikle dikkat, Ä°hvan bu tuzaÄŸa düÅŸmez

Bugünlerde belki de en fazla dikkat etmemiz gereken ülke, Arap Baharı ve Tahrir isyanına sahne olan ancak elbirliÄŸi ile demokrasi ve özgürlük mücadelesi engellenen, bir uluslararası müdahaleye sahne olan Mısır’dır. Müslüman KardeÅŸler’in demokrasi söylemi yerine cuntayı tercih edenler, ülkeyi SuriyeleÅŸtirmenin ilk adımını atmış oldu.

Son zamanlarda “aktif direniÅŸ” adı altında sahibi belirsiz bir söylem öne çıktı ve Ä°hvan’ın “silahlı direniÅŸe geçeceÄŸine” dair iddialar ortaya atılır oldu. Oysa Ä°hvan, Nasır döneminde, Enver Sedat döneminde, Mübarek döneminde de çok ağır bedeller ödedi. Kendisinden ayrılan gruplar silahlı mücadeleye giriÅŸti ancak Ä°hvan demokratik söyleminden hiç vazgeçmedi. Bu yönüyle de Sudan’dan Irak’a kadar bütün bölgede elveriÅŸli muhalif hareket olarak güç kazandı.

Åžimdi birileri Ä°hvan üzerinden Suriye ve Irak’ta olduÄŸu gibi örgütsel çatışmaların kapısını aralamaya çalışıyor. Mısır için en büyük tehlike burada. Her ne kadar cuntaya karşıysak, Mısır’ın özgürleÅŸmesini sonuna kadar savunuyorsak, Ä°hvan’ın verdiÄŸi ÅŸehitlerin yanındaysak da böyle bir çatışma halinin Mısır’ı o korktuÄŸumuz kaos ülkelerinden birine dönüÅŸtüreceÄŸini biliyoruz. Bu yola giren Ä°hvan’ın da bir çeÅŸit IŞİD rolü üslenmiÅŸ olacağını da. Ä°hvan bu tuzaÄŸa düÅŸmeyecektir ancak kendisinden uzaklaÅŸan yeni yapılar böyle bir senaryonun aracına dönüÅŸebilir.

Sina Yarımadası’nda yaÅŸanan çatışmaları da bu yönde tehlikeli bir örtülü operasyon olarak algılıyorum. Bölgenin merkez ülkelerinden Mısır’ın da kaos senaryosuna meze yapılması, sıranın Türkiye ve Ä°ran’a geleceÄŸinin iÅŸaretidir.

Türkiye’yi 5. Ülke yapmak..

Birkaç yıldır Türkiye’de sahneye konulan iktidar deÄŸiÅŸtirme senaryoları boÅŸuna deÄŸildi. “Ukrayna yapalım, olmazsa Mısır yapalım o da olmazsa SuriyeleÅŸtirelim” ifadeleri kendiliÄŸinden ortaya çıkmadı.

Oysa biz tam tersine, Türkiye’yi bu yıkıcı senaryolara karşı dimdik ayakta tutmaya, bölgeye yönelen uÄŸursuz rüzgarları tersine çevirecek bir güce dönüÅŸtürmeye çalışıyoruz. Türkiye’den yükselen siyasi söylem kaos senaryosuna karşı en güçlü iradeyi temsil ediyor. Dolayısıyla bu söylemin baÅŸkentini vurmaya dönük hesapların da yedekte bekletildiÄŸini bilelim.

Çünkü baÅŸarırlarsa beÅŸinci kurban olarak Türkiye’yi seçmeye çalışacaklarını çok iyi biliyoruz.

YENÄ°ÅžAFAK